BÜYÜMEK

Büyümek hayat boyu sürer. Son ana kadar devam eder. Ne kadar olgun, anlayışlı, sükûnetli zamanlarımız olsa da, aslında onun altında hiç büyümeden kalan, korkan, kaygılanan, saçmalayan, arızalı taraflarımız hep vardır.

Şımartılmak isteyen, yalnızlığı sevmeyen, kıskanan, öfkesini kontrol edemeyen yönlerimiz, yetişkin tarafımızın hemen arkasında varlığını devam ettirir. Ne zaman ki, hayat yorsa ve dizlerimizin dermanı kalmasa, işte o zaman yetişkin olmak, yetişkin gibi davranmak istemeyiz.

Bir çocuk gibi nazlanmak, sızlanmak, şımarmak isteriz. Biraz ilgi, birkaç tatlı söz ile teselli olabileceğimizi biliriz. Güçlü olmak, sağlam durmak, dağılmamak, kırılmamak, en azından böyleymiş gibi davranmak öyle yorar ki insanı, büyümenin aslında sancılı bir süreç olduğunu anlarız.

Gerçekten büyümek sancılıdır. Tam oldum, artık anladım, şifreyi çözdüm deriz, ama sonra herşey yeniden şekillenir yeniden değişir. Aradığım bu, tamam buldum işte dediğimiz şeyler, zamanla kaçtığımız, korktuğumuz, saklandığımız olaylara dönüşür. Büyümek, sürekli değişen bir tabloyu seyretmek kadar heyecan vericidir.

Bilmediğimiz bir hikâyenin kahramanı olmak, herşeyi en baştan yaşamamızı gerektirir. Hiçbirşeyi atlayamayız, üstünden atlayıp geçemeyiz. Kaçtığımız herşey birgün yazgı olarak karşımıza çıkar.

Hesabını yapamadığımız, öğrenmemiz gerekeni öğrenemediğimiz sürece peşimizi bırakmaz. Cevabı aynı, kendisi farklı sorularla uğraşırız. Kendimizi hep keşfetmeye çalışırız.

Bazen öyle acemice hatalar yapar, öyle saçmalarız ki, büyüyemeyen taraflarımızı işte o zaman daha net görürüz. Tam anlamıyla yetişkin olamamak kızdırır bizi.

Halâ bir gram takdir edilmek, değerli hissetme uğruna koşuştururken kendimizi yakalarız. Hani çözmüştün olayı, hani anlamıştın, niye aynı yerlerde dolanıyorum deriz. Niye sevgi kırıntıları uğruna ağır yükler taşırız?

Neden vermeyenden talep ederiz?

Yanlış yerlerde doğru sözler peşindeyiz hala. Ne zaman büyüyeceğim, ne zaman tam anlamıyla bir yetişkin olacağım deriz. Bunun cevabı yok.

Bu yolculuğun adı büyümek, büyümeye çalışmaktır. Büyümek sancılı, sıkıntılı, ama bir o kadar da heyecan verici değerli. (Psikolog Ceylin Şahin)

Bizi büyütmek isteyen, olgunlaştırmak, ruhumuzu özgürleştirmek isteyen Allah'ım. Bu hikâyemizi en güzel şekilde farkına vararak ve doğru okuyarak tamamlamamızı ister. Hep yanımızda bizi duyar.

Yüreğimizi, içimizden geçenleri bilir. Yalnız değiliz. Sadece görmeyi iyi bilmeliyiz. İçimizde derin bir boşluk, huzursuzluk hissediyorsak, hayat ve içindekiler bizi eskisi kadar heyecanlandırmıyorsa, enerjimizin tükendiğini, coşkulu ve mutlu olamadığımızı düşünüyorsak eğer, cevabını içimizde aramalıyız. İnsanı mutlu ve huzurlu kılan insanın bakış açısı ve yorumlayış tarzıdır.

Düşüncelerimizin olumsuzluğu,  yorar yüreğimizi. En yakın olandan uzaklaştıkça, onunla iletişimimiz ilgimiz azaldıkça, içimizdeki sıkıntı büyür. Kocaman bir dünyada yalnız ve korumasız hissederiz.

Kendi hatalarımızla, büyümemiş taraflarımızla yüzleşmek zor gelir. İşte bu yüzden kaybettiğimiz, hissetmekte güçlük çektiğimiz duygularımızı tekrar kazanmak için çabalamalıyız.

Hayatın getirdiklerinden, getireceklerinden korkmamalı. Sürekli hesap etmenin kontrolü elinde tutmanın da yükünü atmalı.

Herkes kendi merdiveninin kahramanı. Yürek yaralarının eşliğinde çıkılan basamaklar hayırlı olur inşallah.

Aslında hüzünler ve acılar, yaşanmış tüm kalp yaraları iyi bir öğreticidir. Sadece iyi dinleyen bir yürek, güzel bir bakış, tatlı dil isteriz. Kalanlarla yeniden öğrenmeye, anlamaya ve büyümeye çalışırız.

Allah'ımızdan ümidi kesmeden hep ondan isteriz. Kendisiyle karşılaşmaya cesareti olan insan için, hayat daha az korkutucudur. Hayata geniş pencerelerden bakmak, bütünü görmeye çalışmak, insanın yüreğini hafifletir, yüklerinden kurtarır. Sevdiğimiz insanlara bağlanmalı.

Gerçek özgürlük, kaybetme korkusuna rağmen sevmeye devam edebilmektir. İnsan yaşadığı her an yeniden öğrenir. Kendini yeniden tanımlar. Her yıl biraz daha büyür. Hayatı, hatalarından ve sıyrıklarından öğrenir.

Sever, bağlanır, güvenir, yıkılır, acı çeker ama, bu duygularla tekrar ayağa kalkmayı ve yürümeyi öğrenir. Çocukluğuna inmeye karar veren insanlar, yüreğindeki öfkeyi büyütmeden oradan çıkmayı başarabiliyorlarsa, aslında büyümeye niyet etmiş olurlar.

Ne kadar olumsuz olursa olsun, içimizdeki sesin aslında ne demek istediğini, neye ihtiyacı olduğunu, ne yapmaya çalıştığını doğru okumanın büyütücü etkisini kaçırmamalıyız. İnsan sevdiğiyle büyür ve olgunlaşır.

Hatalarımızla öğreniriz, eksiklerimizle birbirimizi tamamlarız. Hayata nereden bakarsak, bize oradan seslenir. Sevebilmeyi başarabildiğimizde büyümenin inanılmaz hafifliğini yaşarız.

Yüreğimizden sevgi hiç eksik olmasın.

SAYGILARIMLA. . .

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mebruke BİCAN Arşivi

SEVGİ

28 Şubat 2024 Çarşamba 22:17