Zeliha BÜYÜKCENGİZ

Zeliha BÜYÜKCENGİZ

KONYA BARANALARI

Yirmi birinci yüzyılın teknolojik değişimlerine ve dönüşümlerine bağlı olarak radyo, televizyon, internet ve telefon gibi kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ve bunlarla birlikte ortaya çıkan farklı eğlence sektörleri, geleneksel kültürün icra zeminini etkili bir şekilde örselemiş ve zamanla ortadan kaldırmaya başlamıştır. Böyle bir ortamda bazı geleneksel yapılar çağın şartlarına uyarlanarak, devam ettirilirken, bir kısmı ise unutularak veya işlevsiz kalarak zamanla uygulama dışı kalmıştır. İşte bu sebeple biz yazımızda geleneksel sözlü edebi kültürümüzün eğlence, sosyalleşme ve kültürleme görevini üstlenen “Barana Geleneğini” konu edineceğiz.

Geleneksel sözlü kültürün taşıyıcısı ve bir eğlence biçimi olan sohbet toplantıları, yani “Barana Toplantıları” özellikle uzun kış gecelerinde insanların bir araya gelerek belirli kurallar çerçevesinde hoşça vakit geçirmelerini, sosyalleşmelerini ve eğlenmelerini sağlayan ve toplumsal dayanışmayı güçlendiren sosyal bir organizasyondur. Sohbet toplantıları Türkiye’nin farklı bölgelerinde “Yaran/Yaren, Ateş Gezmesi, Kürsü Başı, Barana, Cümbüş Âlemleri, Ferfene, Gezek, Helebiş, Helva Sohbetleri, Muhabbet Gecesi, Sıra Geceleri ve Velime (Eyvan) Gecesi” gibi değişik isimlerle bilinmektedir. [1]

Biz bu sohbet toplantıları arasından “Konya Baranaları” konusunu anlatacağız.

Sosyal Yaşamda Fonksiyonel Bir Birlik Olarak Baranalar konusunda kaynaklarda çeşitli görüşler mevcuttur. Bu çalışmamız sırasında barana kavramının birbirinden farklı üç anlamda kullanıldığını tespit ettik:

  1. Müzikli toplantının adı,
  2. Oda oturmalarında görev alan saz takımının adı,
  3. Dayanışma ve yardımlaşma içinde olan bir arkadaşlar topluluğu.

“Bu barana adı verilen oda oturmalarında herkesin bir görevi vardır. Hemen hepsi de ya bir müzik aleti kullanır veyahut da güzel sesiyle meclise renk ve zevk katardı. Bazıları hizmet eder, bazıları oyun çıkarır, herkesi eğlendirerek neşeye boğardı.” [2]

“Barana denince Konya’da musiki takımı anlaşılır. Barana’da divan saz, cura, ud, kanun, tef, tahta kaşık çalan sanatçılarla türkü söyleyen solistler bulunur. Önceleri Konya türküleri sadece divan saz, cura ve tefle icra edilirken XX. yüzyıl başlarında ud, kanun, cümbüş de katılmıştır. Darbukaya barana toplantılarında yer verilmez.” [3]

Barananın üçüncü anlamına baktığımızda, sosyal yapıda yepyeni bir kavram olarak yerini aldığını görmekteyiz. Barana artık günümüz sosyal koşullarının değişimine bağlı olarak eğlence ve boş zaman geçirme imkânlarının daha da artmasıyla müzikal yapısından uzaklaşarak, farklı bir biçim kazanmıştır. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma ruhunun da içinde bulunduğu, uzun yıllara dayalı dostluk ve arkadaşlık ortamı olarak baranalar, güncel yaşamda varlığını sürdürmektedir.

Baranaların bu yeni görünümü şöyle anlatılmaktadır: “Barana Konya’daki tabiriyle farklı meslek gruplarından, farklı tahsil gruplarından, ancak belli kültür grubuyla bir araya gelen, asgari müştereklerde buluşan insanların oluşturduğu topluluktur. Ancak bu topluluğun oluşturulması ve devamında insanların mutlaka fedakârlık yapması gerekir. Barananın özünde hem maddi, hem manevi fedakârlık vardır. Barana mensuplarından bir tanesi darlık çektiğinde, barananın diğer üyeleri ona yardım etmek zorundadır. Barana mensuplarından bir tanesi oğlunu, kızını evlendireceğinde veya sünnet düğünü yapacağında diğerleri hep birlikte ona destek olmak durumundadırlar. Manevi fedakârlık, ev taşıyacağında, annesi-babası vefat ettiğinde; işleri bozuk gittiğinde her şekilde mesaisini bile ayırabilecek kadar destek olmak şeklindedir. Bu hem eğlenceli hem zahmetli ama sonunda gurur veren, haz veren bir topluluktur. ”

“Barana içinde biraz daha sözü dinlenen, aklı başında, kültürlü bir insan” Barana Başkanı “olur. Barana başkanı olmak zahmetli bir iştir. Çünkü toplantı günlerini herkese haber vermek, sıranın kimde olduğunu bildirmek, yemeklerin tespit edilmesi, organizasyon işini yapmak barana başkanının görevidir.

Grup üyelerinden birinin maddi olarak sıkıntısı varsa, barana başkanı o konuyla ilgilenir. Evliliklerde hediye alınacaksa, baranadan bir kişinin kızına oğlu için talip olunacaksa barana başkanına önce konu anlatılır, onunla beraber dünür gidilir. Bir üyenin evine hırsız girdiyse, ev eşyası ihtiyacı giderilir. Evinde yangın çıktıysa, arabası kaza yaptıysa yapılması gerekenleri barana başkanı tespit eder, grup üyelerine bildirir, herkes görüşünü söyler, bir karara varılıp gereken yapılır.

Sadece erkeklerin katıldığı bu toplantılarda amaç, sadece; birlikte yeme içme, sohbet etme ve hoşça vakit geçirme değil, bunların yanında hem maddi hem de manevi yardımlaşmadır. Barana toplantılarında yenilecek yemekler, önceden hanımlar tarafından hazırlandıktan sonra, tamamen erkekler tarafından servise sunulur. Temelde et yemeklerine dayalı olan Konya mutfak kültürünün bir sonucu olarak da ana mönüde her zaman et yemekleri vardır. Daha önceleri bu toplantılarda daha özel yemekler ve daha detaylı sofralar hazırlanırken, şu anda durum değişmiştir. Barana için hazırlanan bu özel yemeklere “sıra yemekleri” adı verilir.

Geçmişte zengin bir görünüme sahip olan barana sofralarında da son zamanlarda değişmeler olmuştur. Bunda ekonomik nedenlerin payı oldukça büyüktür. Barana toplantılarında yemekler standarttır. ”Yoğurt çorbası, kış mevsimiyse pirinç pilavının üzerine “bütün et” veya ”orta” diye tabir edilen et yemeği, yaz mevsimiyse patlıcanın üzerine yine et ikram edilir. Ardından su böreği, su böreğinden sonra da Konya’ya özgü bir tatlı olan “sac arası” misafirlere takdim edilir. En sonunda ise dolma, yaprak sarması, sütlaç yenilir. Bu yemeklerin tamamı, Konya’nın meşhur sıra yemeğidir. ”

Belli bir tarihsel gelişim sürecinin ardından bir birikim sonucunda ortaya çıkan oda oturmalarının hazırlanmasında emek veren insanlar, toplantıda okunan müzikal parçalara ve yemeklerine kadar kendi yöresel kültürlerini oluşturmuşlardır. Son zamanlarda şekil değiştirmiş olarak sürdürülmekte olan bu toplantılar, bir sosyal aktivite olarak hala yerini korumaktadır.

Baranalar uzun yıllar süren bir arkadaş birliği olarak süregelmiştir. Adı her ne olursa olsun geçmişte olduğu gibi bundan sonra da insanların birlikteliğini sağlayan bu tür etkinlikler var olmaya devam edecektir. Bir grup insanın bir araya gelerek sohbet etme fırsatı buldukları bu meclislerde, insanların birbirleriyle iletişim kurma imkânı da olmuştur.

Sosyal açıdan bakıldığında günümüzde durum biraz daha farklıdır. Önceleri çalıp söyleme geleneğinin sürdürüldüğü, müzik dinleme ihtiyacının giderildiği, belli bir grup tarafından gerçekleştirilen kültürel ve sanatsal bir etkinlik, insanlar arasındaki bir iletişim mekanizması olan barana toplantıları, günümüzde değişime uğramıştır.

Konya’da müziğe meraklı sınırlı sayıdaki insan tarafından gerçekleştirilen baranalar, şu anda nostaljik bir görünüm verilerek sürdürülmektedir. Barana kavramı aynı zamanda Konya’da yukarıda anlatılan anlamından farklı olarak, aynı çevrede yetişmiş olan, birbirlerine karşı maddi ve manevi anlamda sorumluluk duyan arkadaşlık gruplarını da anlatmaktadır. Haftanın belirli günlerinde periyodik olarak bir araya gelen insanlar, birlikte yemek yiyerek ve sohbet ederek hoşça vakit geçirmektedirler.

Bu baranalar sözü edilen işlevlerinin yanı sıra mensupları arasında bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma anlayışını geliştirmişlerdir. Ayrıca barana toplantılarına katılan kişiler, belli bir gruba ait olma ihtiyacını giderdikleri gibi, bu grubun manevi desteğini de kendilerinde hissetmektedirler.

[1]ATLI, Sagıp (2018), Türkiye’deki Geleneksel Sohbet Toplantıları

Üzerine Bir Değerlendirme, Millî Folklor, Yıl 30, Sayı 117, s. 88

[2]ÖZÖNDER, Hasan (1998), Sille (Tarih-Kültür-Sanat), Konya Merhaba Basımevi, s. 336-337

[3]HALICI, Mehdi (1985), Konya Sazı ve Türküleri, İstanbul, s. 44-45

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zeliha BÜYÜKCENGİZ Arşivi